Tarih: 26 Aralık 2010
Gün: Pazar
Yer: El Calafate
Arjantinli Ernesto Guevara’yı Che Guevara yapan ve Latin Amerika tarihini değiştirmesini sağlayan, buradan arkadaşıyla beraber çıktığı motosiklet yolculuğuydu. Acaba bizim seyahatlerimizin de bir gün egoizmden çıkıp birilerine faydası dokunacak mı?
Bugün El Calafate’den çıkıp Perito Moreno buzuluna doğru yol aldığımızda ilk Patagonya’nın bomboş ve sapsarı step arazilerinden geçtik. Ara ara özgürce dolaşan atlar ve boğalar gördük. Estancia’lar yani geniş arazileri yöneten bir nevi ağaların evlerini gördük.
Patagonya’nın bu bölgesine göçler en çok İngiltere, Galler, Finlandiya ve Norveç’ten olmuş ve dolayısıyla bu arazilerin ve hayvanların sahipleri onlar. Dünyada Galler dışında aynı lisanın konuşulduğu tek diğer ülke Arjantin. Ülkenin orta bölgesine olan göçler daha çok İspanya ve İtalya’dan olmuş.
Turkuaz rengi Arjantin Gölü manzarasını takip ederek, zamanla bitkilerin boyları uzamaya ve en sonunda yeşil bir ormana dönüşmeye başladı. Nitekim buzula yaklaştıkça gölün rengi de sütlü bir su halini aldı.
Bir kataramana binip buzula gölden yaklaştık.
Önce ormandan bir süre yürüdükten sonra (hava hiç beklemediğimiz kadar sıcaktı), ayakkabılarımıza kramponlar takıldı.
Bu kramponlar oldukça ağırdı ve bunlarla yürümeye alışmak kolay olmadı.
İçinden geçtiğimiz ormanda kandorlar (Güney Amerika’nın akbabaları), ağaçkakanlar ve pumalar bulunuyor. Eni 3 m.’yi bulan kandorlardan birini dağların tepelerinde uçarken görme şansını elde ettik. Elbette en önemlisi 2,5 saat kadar Perito Moreno buzuluna tırmanma ve buzulun üstünde yürüme şansını da.
Bu buzulun tüm alanı 300 km kareyi buluyor.
Bir dağdan kopma buzul değil, yıllarca yağan karın birikimiyle oluşmuş, gölün altında yüzlerce metre derine inen, gölün üstünde yüksekliği 80 m.’yi bulan bir buzul.
Güneşten kaptığı ışınlarla ve buzun yoğunluğu nedeniyle yer yer neon mavi renginden.
Muhteşem ve nefes kesici. Buzula tırmanmak ve üstünde yürümeye çalışmak da başka bir macera tabii. Özellikle inişler oldukça zorlu oldu.
Rehberimiz Leonardo Arjantin kayak şampiyonuymuş ve Everest’e bile tırmanmış. Bizim tırmanışımız Everest kadar olmasa da muhteşemdi. 2,5 saat kadar buzulda dolandıktan sonra buz dağları arasında saklanmış bir sürpriz bizi bekliyordu: üzerinde içki ve çikolata bulunan bir masa ve birkaç kasa.
Rehberler burada buzları kırıp, turistlere doğal su ikram ediyorlar.
Dönüşte kramponları çıkardığımızda kuş kadar hafif hissettim, uçabilirdim. Zaten ormanda tekrar yürürken hızımın oldukça arttığını fark ettim çok yorgun olmama rağmen.
Bu orman da gerçekten çok güzel ve hoş kokulu bir ormandı.
Yürüyüş aslında dinlendiriciydi.
Arjantin’de Perito Moreno dışındaki diğer buzullar her yıl 50 ve 100 metre arasında küçülüyormuş. Durum oldukça vahim yani. Ormanda yürürken ve katamarandayken birkaç kez bir buz parçasının eriyip suya görkemle ve yüksek sesle düştüğüne tanık olduk.
Tabii şimdi yaz olduğu için bu durum normal ama bu iklim değişimi ve su seviyelerinin arttığı gerçeğini değiştirmiyor.
El Calafate’de rüzgar hızı saatte 140 km’yi bulabiliyormuş. Bugün en az saatte 90 km. kadardı.
Göl kenarındaki flamingoları görmek için steplerde yürümeye çalışırken iki ayağımızı bir yerde tutmak imkansızdı.
Rüzgar bizi koşmaya zorluyordu. Bugün havada, bir uçakta olmak istemezdim. Flamingoları görme niyetindeyken, çevrelerindeki ördekleri, çok alçaktan uçan kazları ve en güzeli özgürce dolaşan ve otlanan zarif atları da çok yakından görebildik.
Şu anda rüzgar sanki konuşuyor ya da uğulduyor desem daha doğru olur.
Comments